Futbolun ekonomik değerinin ön plana çıkması, geleneksel olarak spora ve sanata mesafeli Türk aile yapısının bu olumsuz yaklaşımını değiştirmesine neden oldu. Binlerce aile çocuğunu futbol takımlarının alt yapılarına göndererek gelecekte kazanacakları büyük paraların hayalini kuruyor. Geleceğin profesyonel sporcuları bu aile ortamının zihinsel izleri ile geleceğine yönelik planlamalar yapıyor.
Düşünün on beş, on altı yaşındaki çocuklar bile gelecekte ailenin yükünü çekecek, dahası sınıf atlatacak bireyler gözüyle değerlendirilir oluyorlar. Bu kadar büyük bir baskının, yönlendirmenin ve beklentinin bu yaşlarda bir çocuğun omuzlarına yıkılması onlarda önemli sorunlar oluşturacağı aşikâr. Bu durum öncelikle performans kaygısını ortaya çıkartıyor. Hata yapmaktan korkan, antrenmanlarda ve müsabakalarda aşırı korku ve tedirginlik yaşatan bu sendrom sporcunun başarısı karşısındaki en büyük engellerden biri olur. Birçok yetenekli sporcu ailelerin ya da antrenörlerinin yanlış tutumu nedeniyle kendilerini gösteremeden silinip giderler. Gelişim çağındaki bir çocuğa hayatın merkezi olarak sporu ve ne olursa olsun kazanmalısın anlayışını koyan düşünce çocukların ruh sağlığını da bozabilir. Performansını istediği gibi gösteremeyen bireylerde daha sonra depresyon ve anksiyete bozukluğu görülebilir.
Aile ve çevrenin başarı çıtası, yüksek rakamlı transferinde gizli olması ciddi bir sorundur. Ekonomik hedeflere ulaşmanın kariyerinin en önemli basamağı olarak görmesi sağlanan sporcu, bu noktaya geldikten sonra önemli bir tatmin duygusu yaşıyor. Ona başarılı ve saygın olmanın evler ve arabalar almak olduğunu içselleştiren çevre, sporcunun bundan sonra ne yapması gerektiğine yönelik sorusuna; verebileceği cevap daha fazla para kazanmak olur herhalde.
Kariyer planlaması yapamayan futbolcularımız, kendi geleceklerini tesadüflere bırakır aldığı birkaç ev ve son model bir araba o günkü duygularını okşasa da. Gelecekte kendinden bir iz bırakmak konusun da hiçbir işe yaramaz. Belli ihtiyaçların giderilmesinden sonra kendini gerçekleştirmek için, kendinden sonrasına önemli bir yaşanmışlık veya eser bırakmak düşüncesi gerçekleşmez. Bunu basit anlatımı boşuna yaşanmış bir ömürdür aslında.
Yukarıda anlatılanlar önemli altı Avrupa liginde neden sadece üç futbolcu ile temsil edildiğimizin cevabıdır aslında. Hedefini bu kadar kısa tutarsan, başarı eşittir kazandığım para mantığı ile ilerlersen kendine hiçbir şey katamazsın. Kendini geliştirmenin ve değerli olabilmenin en önemli göstergesi topluma kazandırdığın moral değerler, sağlam ve ahlaki bir duruş, genç sporculara olduğun sağlıklı modeldir aslında. Ailelerin ve sporcuların futboldan ne beklediğini ve başarıdan ne anladığını yeniden sorgulamalıdır.
Bu yazı 3861 defa okunmuştur.