Önceki gün gece yayınlanan bir televizyon kanalının program konuğu Ali Ağaoğlu idi. Bizler, Ali Ağaoğlu'nun daha önce sarfetmiş olduğu fütursuzca söylem ve sergilediği davranışlara kendisinden mantıklı cevaplar beklerken, birde baktıktık ki program Ali Ağaoğlu'nu aklama, onu şirin gösterme çabasında olunan ve mal varlığının sergilendiği bir zemine dönüştü.
İstiklal caddesinde ki bombalı eylemde insanlar hayatını kaybetmişti,ne demişti Ağaoğlu; ''Ortanca Hanımla'' İstiklal Caddesi'ne gittim.Millet fakir; karanfil bırakıyor, ben gül bıraktım.'' Aynı zamanda da bunun kendisi için bir nostalji olduğunu, 15 senedir oralara bir türlü gitme fırsatını bulamadığını, bu arzusunuda gerçekleşmesinde orada inanların ölmesinin katkısı olduğunu kendince gülerek espirütüel bir yaklaşımla anlatmaya çalışmıştı. Programda bi kıvırmalar bi kıvırmalar, aslında ben oraya tepki amaçlı gittim, terörün amacına hizmet etmemekmişte, falanda filanda.
Ey Ağaoğlu sen ne anlarsın terörden,sen ne anlarsın terör ortamında yaşamaktan, hergün Kilis ilimize roket mermisi düşüyor; sen bilirmisin Kilis 'te ki vatandaşlarımızın neler hissetiğini,neler yaşadığını, sen bilirmisin;bombalı eylemler de ölen vatandaşlarımızın yakınlarının acılarını, sen bilirmisin, doğuda terörle mücadelede şehit olan asker ve polislerimizin yakınlarının acısını,kısacası sen bilirmisin,ölmenin ne olduğunu...bilmezsin,bilemezsin güldürme bizi...
Sonra beklenen an gelip çatıyor; Ali Can'ın pardon Ali Ağaoğlu'nun cebinde kaç parası olduğu, kredi kart limitinin ne kadar olduğu sorusu akıllara geliyor ve soruluyor.''Şaşıracaksınız ama kredi kartımın limiti sadece elli bin liracık,''diyor.
Evet çok şaşırdık,senin gibi koskoca bir işadamının kart limiti ellibin de neymiş en az elli milyon lira olmalıydı, valla senin adına üzüldüm utandım...Sonra Ağaoğlu'na cebinde nakit kaç parası olduğu sorusu soruluyor, o da cebinden ikiyüzlük banknotların olduğu bir tomar para çıkarıyor.Belliki hazırlıklı gelmiş,herkes Ağaoğlu'nun cebinde kaç parası olduğunu merak edecekti ve spiker paraları saymaya başlıyor, ikiyüzlük banknotlar halinde tam sekiz bin lira,neden sekiz bin beşyüz lira ya da sekiz bin beş yüz lira 25 kuruş değilde,sekiz bin lira, üstelik ikiyüzlük banknotlar halinde,bozuk demir paralar bizlerin cebini delerken...
Sen bilemezsin ülkem insanının o sekiz bin lirayı bir araya toparlayabilmek için ne kadar çalışması gerektiğini ve nelerden feragat etmesi gerektiğini.Komiksin be Ağaoğlu,seni izlerken bir tyatro izleyicisi gibi izliyorum...
Programın sonra ki konukları herbiri kendi alanın da uzmanlaşmış hocalardı.Ne yiyelim nasıl yiyelim konusunu tartıştılar.Yok tavuk lar gerçek tavukmu,yok yumurta yiyelimmi,nasıl süt içelim nerden alalım falan filan...Yok köy tavuğu alın,yok yürüyen tavuk yumurtası yiyin.Siz kırmızı etin kilosu kaç para ondan haberiniz varmı,orta halli bir ailenin evine ayda kaç kilo et girer,asgari ücretle geçimini sağlayan bir aile ne kadar sağlıklı ürün evinden içeri sokabilir hiç hesabını yaptınız mı?Ancak konuşursunuz...''Dünya yansa,bu bahse konu kişilerin bir horum otu yanmaz'' derler bizim oralarda...Ne olursa fakire olur,fakirin kafasına bomba düşer,fakirin çocuğu şehit olur,fakir aç kalır,olan bize olur.
Kısacası,''zenginin malı züğürdün çenesini yormaktan ''başka bir işe yaramaz...Sağlıcakla kalın.
Bu yazı 99 defa okunmuştur.