Nasıl olsa dumanlı dağların derdi bitmez. Bir kervan biter yenisi dizilir, ansızın yamacında zemherinin pususu düşer, ceylan yavrusu kadar ürkek zaman başını, dağlara vurur.

*

Kartal bakışıdır yârin sitemi, ansızın bastıran kışın ortasında kalmak gibidir hayattan yediğin tokat, bir damla gözyaşına boğulursun, bu sen değilsin diye aynalar bir başka gösterir size hayatı..

*

Sürgün hayatların hikâyeleri bir başkadır, aşktan kaçar gibi insandan kaçanlar olur, ölüm döşeğindeki gibi düşünceler bir an gelir yakalar seni sırtından, beyninde uçuşan zemherinin soğuğunun ürpertisi; doğacaktır yeni bir güneş her şeyden önce, üstüne üstüne karanlığın.

*

Dereler akar, ovaların içinde nasıl da kıvrım kıvrım sürgün gönlüm; bir şiir yazar, şiir yazarken acılara bürünür sonra nereden başlayayım dersin yaşama, lale bahçelerinden bir demet ister yüreğin, ıslak ıslak ağladığın geceleri hatırlarsın. Mektuplar dile gelir, sürgün gibi yüreğin kanar.

*

Şimdi korkuların geçti mi, rahatladın mı, aşktan yana mı kullandın şansını; yoksa hayallerinin üzerine mi düştü yüreğin, bir başkası mı oldun sen, sen yaşarken kanattılar mı sevdanın ucundaki gülleri.

*

Yaşamanın da bir edebi var artık, hayata başka bakacakken yaşamın sana açan kollarından tutar kalkarsın ayağa, o bir inançtır, o bir yeniden diriliştir, dirilirken sadece dokunmaktır herşeye; herşeyden önce sürgün gibi oradan oraya akar gönlün ve duan da hayallerini yeniden yazmak vardır sessizde yaparsın.

*

Bundan sonra ağlamak yok, bağbozumu gibi yaşların silinir, leylaklar gibi açarsın bir anda, madalyonun sürgünden sonra boynuna takılır.