Veli Yılmaz
Sen yola çıkarken dal da karga görünür.
Peynir’i tilki yer.
Sen yola çıkarken arkandakiler güçlü sanırsın,
Oysa elma çürüktür.
Dönüp baktığında..
Dalından düşmüş, parçalanmıştır…
Burnunu tutarsın,
Kokuyor, kokuşmuş..
Sana dönüp tek kelime söylemez,
Çünkü aptal karga ‘gak!’ demiştir bi kere,
Düşen peynir değil onun yüzündeki gerçek görüntüsüdür…
Sen aslında hala kargadan umut beklersin..!
Adı üstünde kargadır;
Sadece çirkin sesiyle bağırır o kadar.
Hayatımızın her yılını gözünüzün önüne koyun.
Ne kargalar göreceksiniz.
Kendini akıllı zanneden Tilki ile baş edeceğini zanneden kargalar..
Sadece günü kurtarmak için karga kılığından çıkıp serçe, kanarya ya da şahin kılığına bürünen
Ama yok işte..
Genlerinde kargalık vardır..
Sesi uçar ihaneti kalır.
Hayat karga ile şahin’i,
Serçe ile kanaryayı,
Kartal ile atmacayı,
Akbaba ile kuzgun’u ayırmayı öğretti bize.
Hele şelaleden süzülen su misali insanoğlunun ağzından süzülen sözlere inanmamayı…
Çok şükür yola çıktıklarımızı yarı yolda bırakmadık,
Bir tek kargalık yapmadık hayatta.
Kartal ruhundan Şahin ahlakından üstlenmeye çalıştık elimizden geldiği kadar.
Şimdi bakıyorum kargalar hala dal da ötmeye devam ediyor,
Sanıyor ki çaldığı peynir ağzına kalacak,
Söylemekte fayda var,
Bu kez gelen ağacın altında bekleyen tilki değil
Kurt!
Sadece düşen peyniri yemekle kalmayacak..
Bütün kargaların dikkatine…!
Diğer Yazıları
Çok Okunanlar