Büyük Milletlerin tarihi büyük olaylardan geçerek şekillenir;

Sonunda ya yok oluş vardır ya da yeniden dirilişin izleri.

*

Netice de Altıyüz yıllık Osmanlı İmparatorluğu 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması ile yıkılınca,

Anadolu baştanbaşa düşman çizmelerinin altında kaldı.

*

Ulusal Egemenlik konusuna geleceğiz ama önce bir zihin jimnastiği yapmakta fayda var sanırız.

*

Kimine göre üç bin, kimine göre bin yıllık Türk tarihine bakıldığında esarete her zaman karşı duran bir TÜRK karakterinin izlerini görürsünüz.

*

Her ne kadar Osmanlı’nın kuruluş aşamasına kadar göçebe bir anlayış hüküm sürse de Söğüt’ten başlayan ve Viyana kapılarına kadar uzanan uzun İmparatorluk yolculuğunun özünde adalet, sevgi, mazluma uzanan el, düşmana uzanan bir kol görünür.

*

Türklerin ortak özelliği savaşçı bir ruha sahip olmasıdır,

Bu nedenledir ki şu an var olduğu topraklarda dâhil bu topraklara ulaşana kadar süregelen serüvende görülecektir ki neredeyse toprağa basmayan bir gücün varlığı hepimizin gözünün içine bakmaktadır.

*

Elbette emperyalist ya da sömürgeci bir anlayışın tarafı olmayan bizler her ne kadar adaletin ve şefkatin timsali olsakta maalesef başını okşadığımız azınlık ya da muhatap milletlerin nankörlüklerine muhatap kalmış özellikle insanlıktan nasibi almayan hal ve tavırlarla karşı karşıya kalmışızdır.

*

Nitekim sadece Ermenilerin Doğu Bölgesi ve yurdumuz genelinde yaptıkları insanlık dışı hal ve hareketleri özetleyecek olursak sanırız anlatmaya çalıştıklarımızın beyhude ifadeler olmadığı zaten anlaşılacaktır.

*

Dolayısıyla Türklerin karakteristik özellikleri olan bağımsızlık ve hür yaşama isteği zaten günlük yaşamına hayat felsefesine de ayak uydurmuş durumdadır. Bu nedenle Türk'e pranga vurulmak isteyen her hamlenin ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ anlayışı ile karşılık bulacağı dün olduğu gibi bugünde kaçınılmazdır.

*

İşte Osmanlı’nın son günlerinden bugüne süregelen anlayış ise bu duruma çok güzel bir örnektir.

*

Madem ki Ulusal Egemenlik ve yaklaşan 23 Nisan Çocuk Bayramını kutlayacağız ve de konuşacağız buraya kadar yaşanan hadiseleri doğru tartmanın bir bu kadar önemli olduğunu anlatılmasında fayda olduğunu düşünüyoruz.

*

Sevr paçavrası ile Türk’ü küçük bir Anadolu toprağına sıkıştırmak isteyen yüzyıllardır Anadolu’ya sahiplenme arzusunda olan ve hala bugünde bu emelinden vazgeçmeyen emperyalizmin 23 Nisan’da başlayan ve 9 Eylül’e uzanan süreçte tarihin unutturmayacağı Türk'ün tokatını yemiştir.

*

Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının modern, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyetini ulus gerçeği içerisinde yeşertmelerindeki en büyük neden ise işte burada yatmaktadır.

*

Padişah değil yönetici, kul değil birey, buyruk alan değil söz sahibi bir ulus kimliğini tanımı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin temelinin atıldığı 23 Nisan 1920 ile başlamaktadır.

*

İstiklal Harbine yön verecek bu anlayış emperyalizm karşısında süklüm püklüm olan son Osmanlı hanedanının içler halini ortaya koyması bakımından daha büyük önem arzetmektedir.

*

Yıl 2023, neredeyse yarısına doğru gidiyoruz.

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın bir 23 Nisan gününü daha hep birlikte heyecan içerisinde yarının ümidi çocuklarımızla kutlayacağız.

*

Mustafa Kemal Atatürk’ün ulus devlet kavramını emanet ettiği çocuklara bayramı hediye etmesi de yaptığı devrimlerin büyüklüğüne bir başka izahattır.

*

Kuşkusuz Mustafa Kemal büyük bir devrimci ve devlet adamıdır;

Son yıllarda gittikçe kabuğuna çekilme noktasına gelen Türkiye Cumhuriyetinin içerisinden çıkması gereken anlayışın temelinde 23 Nisan yatar.


*

Reformist meclisten sonra modern Cumhuriyet ve kısa sürede ayağa kalkan bir devletin temel taşı 23 Nisanın anlamında perçinlenir.

*

Ve çocuklarımız bu mirasın en yüce pay sahiplerdirler;

Kutlu Olsun.