Yine kış geldi,
Gümüşhane soğuk ve yalnız.
Sokaklar gibi.
Sokakların dilinden anlayan yok,
Hani yaz ayı ortasında cıvıldayan caddeler,
Donmuş bir el gibi dükkanların kapısı.
Eksozundan fabrika bacası gibi duman yükselen çatlak motorlu kamyonet,
Bol zincirli tekerleği yalpalayan tüp arabası,
Ağızlardan buğu sarkan adımlar,
Gümüşhane soğuk şimdi….!
Bir fırının içine kapağı atmak var ya,
Tüm yorgunluğu alıyor.
Eski sararmış yapraklı bir gazete,
Üzerinde bir bardak çay içmek,
Sonunda fırıncının fırçasını da yemek cabası.
Gümüşhane kış mevsimi şimdi.
Köprübaşı, Bağlarbaşı, Süleymaniye,
Yalnızlar.
Uzaktan gelen çomarın sesi,
Buz tutmuş yolların hazin türküsü,
Gümüşhane’de şimdi.
Az ilerde bir okul,
Çocuk sesleri de olmasa,
Ağlayan sokaklar,
Ellerinde birer kartopu.
Birbirlerine fırlatıyorlar
Mis gibi kartolun kokusu,
Pekmez,  siron, elma kurusu.
Sandıkların içinden çıkan köme, pestil.
Saç üstünde duran golot.
Gümüşhane’deki kış mevsiminin habercisi.
Gümüşhane’den arayan dostum kar yağıyor deyince,
Bunlar geldi aklıma.
İstanbul’dan Gümüşhane’yi düşündüm
Gümüşhanelileri,
Yağan kar’ın güzelliğini,
Getirdiği sevinci…
Özlemi;
Şimdi Gümüşhane’de olmak vardı ey dostlar.