Mehmet Salih Sümbül
Selahattin, ‘öz yönetim, Kürdistan!’ dedi ya;
Bizim başbakanımız kızdı..
Araya giren kaçak çaylı muhabbete fena bozuldu.
Üslubunu hiçbir zaman tasvip etmediğim Sırrı kaçak çay muhabbeti ile işin suyunu çıkardı.
Davutoğlu, ‘gitsinler kaçak çayını Kandil’de içsinler!’ diye de ekledi.
Ne oldu da AKP ile HDP’nin arasına kara kedi girdi!
Nereden geldik, nereye gidiyorduk?
Birden kepenkler indiriliverdi,
Oysa güllük güneşlik günleri ne çabuk unuttuk değil mi?
O günlerde çok sıkı fıkı idiler!
Örneğin cemaatin güçlü isimleri Etiler Polis Okulu’nda açılım süreci ile ilgili olarak düğmeye basıyor, akiller havada uçuşuyordu.
Dolmabahçe güya barış görüşmelerine sahne oluyor, Barzani kongrelerde ağırlanıyor, Şivan Perver birden barış elçisi oluveriyordu.
Daha daha öncesinden demokratikleşme paketleri, andımızın kaldırılması, T.C’nin silinme girişimleri, Habur rezaleti, bölücübaşının Diyarbakır’da okunan sözde barış ama içi cıvık cıvık sözlerle dolu söylemleri,
İmralı turları, Oslo muhabbeti, askere polise tanınmayan operasyon hakkı,
Bölücübaşına methiye dizen yöneticiler topluluğu, barış naraları atan basınımızın sevgili güzide kalemleri..
Hiçbirini unutmadık,
Daha neler var neler?
Şimdi çıkmışlar HDP’ye veryansın ediyorlar,
Demirtaş’a hesap sorun! deyiveriyorlar…
Bunların hepsi olurken iyidi de zaten niyeti belli olan sözcükler dillendirilirken neden bu feryadı- figan!
Diğer Yazıları
Çok Okunanlar